İNSANI ANLAMAK
Yazarı: Prof. Dr. Özcan Köknel
Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi
GİRİŞ
YALNIZLAŞAN VE MAKİNELEŞEN İNSAN
Çağımız insanı bir yandan ayda yürüyen, uzayda gezen insanlarla iletişim kurup sürdürürken, öte yandan eşiyle, çocuğuyla, komşusuyla iletişimde bulunamamaktan yakınmaktadır. Bugün “Sanayi Ötesi Toplumu” düzeyine ulaşmış ülkeler bir yandan teknolojik gelişmenin insan sağlığı, özellikle ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini gidermeye çalışırken, öte yandan gelecek kuşakları olumsuz etkilerden kurtaracak yolları arıyorlar.
Çoğu insan ilgisizliğin, geçim sıkıntısının, gelecek endişesinin, işsiz kalma korkusunun yarattığı güvensizlik, karamsarlık ve umutsuzluk içinde yaşamını sürdürüyor. Bu nedenle insanlararası ilişkide kaygıdan, kızgınlıktan, öfkeden kaynaklanan iletilerle bağlantı kuruluyor. Bu durum bir yandan bireyin ve toplumun ruh sağlığını bozuyor, öte yandan kavram kargaşasına, çatışmalara, sürtüşmelere, kavgalara yol açıyor. Toplumun dengesini, düzenini olumsuz biçimde etkiliyor.
Doğada en küçük birim olan atomdan evrene dek tüm varlıklar ancak denge, düzen, ölçü ve uyum içinde birlikte yaşayabilir, taşıdıkları enerjiyi, gücü böylece belirli bir amaç ve işlev için yararlı biçimde kullanabilirler. Atomun içindeki denge, düzen, ölçü ve uyum bozulduğunda, atom bombasının yok edici etkisi ortaya çıkar. Evrenin denge, düzen, ölçü ve uyumunun bozulduğunu düşünmek bile olası değil.
Ruhsal Yaşantıyı Yansıtan Aynalar: Ruhsal yaşantının aynası başkalarıdır. İnsan başkalarına bakarak kendini görür, anlar . Davranışının, tutumunun başkaları üzerindeki etkisini yorumlayarak kendini tanır.
Hep aynı görüntüyü veren aynaya bakılırsa ya da istenilen görüntüyü veren aynalar seçilirse, gerçek görüntü bulunamaz. İnsan, neşesini, sevincini, umudunu, kendisini, anlayacak, anlatacak, tanıyacak, tanıtacak insanlara gerek duyar.
Birinci Bölüm
İNSANLARARASI İLETİŞİM
İletişim karşılığı olarak birçok Hint-Avrupa dilinde kullanılan “Komünikasyon” (comunication) sözcüğünün kökü, Latince “communicare” fiilinden türetilmiş olup, başkalarıyla birlikte olma, bağlantı sağlama, bilgi ya da haberi paylaşma, yayma, çoğunluğa genelleme, herkesin paylaşmasını ve yararlanmasını sağlama, herkese pay verme anlamına gelir. Türkçe'de iletişim ya da bununla eşanlamlı olarak kullanılan sözcüklerin hepsi bilginin, haberin, kişinin, nesnenin karşılıklı olarak bir yerden başka bir yere taşınması anlamına gelmektedir.
İletişimden söz edebilmek için şu koşulların bulunması gereklidir.
- Karşılıklı olarak bağlantıda bulunan iki iletişim birimi.
- Bu iki birim arasında bilgi, haber alışverişi.
- Bu alışverişin iki iletişim birimi üzerinde de etkili olması ve davranış değişikliğine yol açması.
Konuşanlardan birinin ilgisizliği ya da karşısındakini alaya alması ilişkinin kurulmasını ve sürdürülmesini engeller. Konuşanların birbirlerine önem vermeleri, ilişkiyi sürdürmek için ortak çaba ve dikkat göstermelerine anlamalarına, dinlemelerine bağlıdır.
A. İletişim Modeli: İletişim, kaynak (source) ile alıcı (receiver) arasında kanal (channel) yoluyla gerçekleşen bir süreçtir. İletişim süreci için gerekli olan bu üç temel öğe, aynı zamanda en basit ve yalın iletişim modeli olarak kabul edilmiştir. İletişimin amacı, iletişim birimleri arasında bilgi, haber alışverişini sağlamaktır. Kaynakla alıcı arasındaki bu bilgi, haber alışverişi iletiyle (mesaj) (message) gerçekleşir. Kaynak, aktarmak, iletmek istediği bilgiyi ileti yapmak için önce bu bilgiyi belirli ilkelere, kurallara göre düzenleyip “çıktı” durumuna getirir. Düğümlemek (kodlamak) (cade, encode) adını alan bu işlem sırasında kaynak ve alıcıda ortak olarak bulunan işaret, şifre ve semboller kullanılır. sözsüz iletişimi, sağlayan mimik ve jestler anlamlı işaretlerdir. Sözlü iletişimde kullanılan heceler ve sözcükler, yazılı iletişimde kullanılan harfler ve resimler, işaretlerden oluşan ve kararlaştırılmış, belirli bir anlamı bulunan simgelerdir.
Kaynaktan gelen, kanalı geçen ileti, alıcı için “girdi” olarak kabul edilir. Girdinin etkili olabilmesi, taşıyıcının alıcı için uyaran niteliğinde olmasına ve bilginin çözülüp anlaşılmasına bağlıdır. Alıcı tarafından “girdi”si yapılan iletinin içerdiği bilgiyi oluşturan işaret ya da simgelerin çözülüp anlaşılması işlemine düğüm çözmek (kod açmak) (decode) adı verilir.
Konuşurken kaynak olan insan, dinlerken alıcı; dinlerken alıcı olan insan, cevap verirken kaynak olur. Kaynak birimin gönderdiği iletiye karşı alıcının gönderdiği cevaba “geri iletişim ya da “geriye bildirim” (feed-back) adı verilir.
Kanal (geçit) (oluk) kaynakla alıcı arasında iletinin aktarılmasını, geçmesini sağlayan yoldur. Kanal kapsamına ışık ve ses dalgalarından iletişim araçlarına kadar iletiyi aktaran tüm yollar girer.
İletişimin yapıldığı ve içinde iletişimi etkileyen öğelerin bulunduğu ortama “iletişim ortamı” adı verilir. Bu ortam, sıcak-soğuk gibi doğal, büyük-küçük, aydınlık-karanlık, gürültülü-sessiz gibi fiziksel koşullarıyla da iletişimi etkiler.
Trafik işaretleri, deniz feneri, uyarı ışıkları, Kızılderililerin dumanları görme kanalıyla iletişim sağlayan sözsüz basit, yalın iletişim araçlarıdır. Anadolu'nun birçok kentinde dolaşan davullu tellallar sahur zamanını bildiren davulcular, canavar düdüğü, düdük, çan, çıngırak, kapı zili, korna işitme kanalıyla iletişim sağlayan sözsüz basit, yalın iletişim araçlarıdır.
Kişisel olan iletişim; yüz yüze iletişim olup, iki kişinin konuşması ya da üç beş kişiden oluşan küçük bir grup içindeki iletişimdir. Kaynakla alıcı ya da alıcılar sık sık yer değiştirir. Ders, konferans konuşma, nutuk, söyleşi gibi. Kişisel olmayan iletişim yüzyüze olmayan iletişimdir. Telefonda konuşmak, telsizle irtibat kurmak gibi.
B. Sözsüz İletişim: Sözsüz iletişimde ileti hareketlerden oluşur. Bütün canlılar, doğal ve evrensel olarak, kalıtım ve soya çekimle gelen “alan davranışı” gösterirler. Bu, yaşamı sürdürme, korunma içgüdüsünden ya da dürtüsünden kaynaklanır. İnsan bulduğu her yerde evde, işte, gezmede, eğlencede, konserde, maçta, tiyatroda, taşıma araçlarında kişisel alan elde etmek, bu alanı korumak, kollamak, savunmak çabası içinde davranır.
İnsanın kişisel alanında dört ayrı mesafe söz konusudur.
1. Genel Mesafe, 2. Toplumsal Mesafe, 3. Kişisel Mesafe, 4. Samimi Mesafe.
Sözsüz iletişimin en önemli bölümünü, iletişimde bulunan insanların doğal, fiziksel ortamdaki yakınlığı (proximity) ve yönelmesi (orientation) oluşturur. Yakınlık, fiziksel çevrede iki insan arasındaki mesafedir; iletişimde bulunan insanlardan biri ya da her ikisi tarafından sözsüz iletişim işareti olarak değerlendirilir. Bir iki metre mesafe içinde bulunan insanlar, ancak resmi iş ilişkilerini gerektiren iletişimi kurabilirler. İşyerindeki konuşmalar, alıcı, satıcı pazarlığı, genellikle bu mesafe içinde yapılır.
Kırk elli santimetreyle bir metre arasında değişen mesafe içinde insanlar birbirlerini tanır, kolay ve rahat iletişim kurabilir. Bu mesafe birbirini tanıyan iki insanın iletişim kurup sürdürdüğü uzaklıktır.
Saygınlık ve Üstünlüğün Simgesi olarak Yükseklik: Yükseklik, çoğunlukla bütün toplumlarda durumun (status) ve saygınlığın simgesi olarak kullanılır. Devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar topluma yüksek balkondan, kürsüden, şeref tribününden hitap eder. Profesörler, öğretmenler kürsüden ders anlatır.
İnsanlar kişisel olanların kişiliklerinin bir parçası, uzantısı olarak kabul edip ona biçim ve renk katarak somut, kendine özel duruma getirirler. Bir insanın çalışma veya yatak odası, evi, bahçesi, arabası, çalışma masası onun kişisel alanıdır. Her genç olanakları ölçüsünde odasını, dolabını, beğendiği artistlerin, sporcuların posterleriyle, resimleriyle süsler.
Kişisel alanın kurulması ve korunması, insanlar arasında çatışma, sürtüşme, tartışma ve kavgaya yol açar. Gelin, kendi isteğine göre düzenlediği oturma odası ya da salonda kayınvalidesinin koltuğun, masanın, hatta vazonun bile yerini değiştirmesine karşı...
İçeriğin tamamını görüntülemek için lütfen giriş yapın.
Giriş yap veya üye ol.