İBNİ SİNA TIP MERKEZİ
ARAŞTIRMA BİRİMİ
ARAŞTIRMA BİRİMİ
Araştırma biriminin temin ettiği araştırma biriminde çalışabilen ELİSA ve RİA kitlerinden bir kısmı ekte özetlenmiştir.
Kitler ELİSA veya RİA tekniği ile çalışılabilmektedir. Kitler istendiğinde kit olarak temin edilebileceği gibi laboratuvarımızda araştırmaya yönelik olarak yapılacak olan makale, tez benzeri çalışmalar için uygun şartlarda ve koşullarda analizlenerek sonuçlar araştırmacıya sunulur. Analiz sırasında arraştırma sorumlusu nezaret edebilir. Her an elimizde bulunan bazı kitler hakkında detaylı bilgi ekte verilmiştir.
Makale yazımı, tez yazımı, slayt hazırlanması, CD kayıt ve Power Poınt sunu ve tıp yayınları internet taraması yapılır.
A) BİYOLOJİK AMİNLER
Adrenalin (epinefrin) :
Katekolamin grubuna dahil olan adrenalin, noradrenalin ve dopamin adrenal medullad, sempatik sinir sisteminde ve beyinde sentezlenmektedir. Bir çok hastalık durumunda yukarıda sayılan ketakolaminlerle birlikte metanefrin ve normetanefrin gibi metabolitlerin değerleri de artmaktadır. Bu metabolitler de bazı hastalıkların teşhisinde kullanılmaktadır.
Bu durumda, sinir sisteminde oluşan tümörlerin teşhis ve takibinde kitin kullanımı çok önem arzeder. Bu araştırmalar temel olarak pheochromocytomada, neuroblastomada ve ganglıoneuromda kullanılmaktadır.
Pheochromocytoma’nın % 10’unda malik tümörlerin geliştiği bildirilmiştir. Metanefrin ve normetanefrinin de yükselmesi kanser vakasının yüksek olabileceğini işaret etmektedir.
Dopamin
Katekolamin grubundan olan adrenalin, noradrenalin ve dopamin insanın bir çok fizyolojik fonksiyonlarının düzenlenmesinde geniş bir rol oynamaktadır. Prensip olarak bunlar kalp atışlarını ve kanın dolaşımındaki harketini kontrol etmektedir. Bundan bşka katekolaminler vücuttaki metabolik etkileri de kontrol ederler.
Santral sinir sisteminde dopamin, dopaminerjik nöronlarda lokalize olmuştur. Son zamanlarda yapılan araştırmalar dopaminin renal tübül hücrelerinde sentezlendiğinin ve dolaşıma 3, 4 dihydroxphenylalanine (DOPA) olarak katılmaktadır. Böbrek dopamin sistemindeki değişiklik sonucu hipertansiyon ve diabetik nefropati gelişebilir.
Dopammin adrenal yetersizlikte, hipertansiyonda, böbrek hastalıklarında ve böbrek transplasyonlarında ölçülmektedir. Nörojenik orijinli tümörlerin teşhisinde dopamin çok önem arzeder. Rutin olarak dopamin pheochromocytoma ve neuroblastomada kullanılmaktadır.
HIAA
5–Hydroxy–3–Indole Acetic Acit (5–HIAA) konsantrasyonlarının değişmesi bazı hstalıkların tanımlanmasında kriter olarak kullanılmaktadır.
Primer kanser tümörleri genele enterokramafin hücrelerinde oluşşur ve sıklıkla terminal ileumda görülmektedir. Kanserli dokular genel indol grubu kimyasal maddelerin farklı türlerini salgılamaktadır. Bu hücrelerden ayrıca bradikinin, kortikotropin ve histamin da salgılanabilir. Ama özellikle kanserli vakalarda 5–HIAA konsantrasyonu artmaktadır bu da serotoninin son ürünü olarak çıkmaktadır.
Bu durumun temel belirtileri ; yüzde kızarıklık, göğüs üstünde kızarıklık, abdominal discomfort, diyareyle gelen solucanlar, kilo kaybı ve metastatik karaciğer lezyonları görülür.
5–HIAA iyon değişim kromatografisi, HPLC ve elektrokimyesel olarakta teşhis edilebilir. Ama tüm bu metodlarla tuz ile eksraksiyon gerekmektedir.
Histamin
Histemin, normalde metabolizmada bulunur. Heterosiklik primer amin yapısında olup, innsan, hayvan, bitki ve mikroorganizmaların metabolizma ürünüdür. Geçen yıllarda kimye ve besin sektöründe histaminin önemi biliiyoru, ama son yıllarda tıp ve farmakolojide de önemi giderek artmaktadır. Bazı yediğimiz besinlerde (balık proteini gibi) histaminin yüksek konsantrasyonlarda bulunması zehirlenmelere sebep olur. Bu durumlarda yemeklerin kalitesinin belirlenmesinde histamin konsantrasyonu bir kriter olarak kullanılabilir.
Melatonin
Pineal bezin (corpus pineale) bir diğer adı da nöroendokrin transdüser olarak da bilinir. Bu bezin fotoperiodizmada önemi büyüktür. Pineal bezin en önemli hormonu N–acetyl–5–metoxy–tryptamine veya melatonindir. Melatonin dolaşıma pineal bez tarafından salgılanır. İnsan plazmasında bulunan melatoninin gün boyunca değiştiği görülmektedir. Gündüz 10 pg/ml’nin altında, gece ise 30 pg/ml’nin üstündedir.
Melatonin konsantrasyonunda düzenlenmesinde sempatik sinir sistemi rol oynar. Melatonin sekresyonu genelde depresyonda, schizophreniada, hypotalamic amenorrheada, hamilelikte, anorexia nevrosada ve birkaç tür kanser vakasında artmaktadır.
Melatonin dolaşımdaki yarı ömrü 47 dakikadır. Melatonin büyük bir kısmı karaciğerde metabolize olup hydroxymelatonine dönüşür. Bundan sonra 6–sulfatoxymelatonin oluşur ve idrarla dışarı atılır.
Metanefrin
Katekolamin grubuna dahil olan adrenalin, noradrenalin ve dopamin adrenal medullada, sempatik sinir sisteminde ve beyinde sentezlenmektedir.
Bu katekolaminler ve onların metabolitleri olan metanefrin ve normetanefrin birçok hastalık durumunda salgılanmas artmaktadır. Bu durumda bunlar bu hastalıkların artmasında kullanılmaktadır. Bu durumda, sinir sisteminde oluşan tümörlerin teşhis ve takibinde kitin kullanımı çok önem arzeder. Pheochromocytomada, neuroblastomada ve ganglıoneuromada kullanılmaktadır.
Pheochromocytoma’nın %10’unda malig tümörlerin geliştiği bildirilmiştir. Metanefrin ve normetanefrin de yükselmesi kanser vakasının yüksek olabileceğini işaret etmektedir.
Noradrenalin
Böbreküstü bezinin medullasında salgılanan ve adrenaline çok benzeyen sempatik sinir uçlarından iç organlara çıkarılarak nörotensmitter görevi yapan bir katekolamindir.
Serotonin
Serotonin, triptofan metabolizmasının bir ara ürünüdür. Genelde bağırsakların enterokromafin hücrelerinde. Beyindeki seronojernik nöronlarda, kanda ve santral sinir sisteminde nörotransmitter olarak bulunur. Merkezi seronojernik nöronlar endokrin, kardiovasküler ve uyku kontrolünde rol oynarlar. Dolaşımda bulunan serotonin konsantrasyonunun değişmesi birçok hastalığı karakterize eder. bu hastalıklarda şunlardır : Kronik baş ağrısı, schizoprenia, hipertansiyon, Huntignton hastalığı ve akut apandisitte rastlanmaktadır. Ayrıca kanser durumlarında serotonin konsantrasyonununda bilinmesinin klinik önemi çok önemlidir.
ENFEKSİYON HASTALIKLARI
Enfeksiyon hastalıkları mikrorganizmalar tarafından oluşturulur. Patojen mikroorganizmalara prokaryot olan bakteriler ve ökaryot olan protozoon ve mantarlar dahildirler. Enfeksiyonlar ayrıca prionlar, viroidler ve virüslerle de oluşturulur. Öte yandan, parazit yaşayan solucanlar (helmintler) ve belirli bazı arthropodlar (eklembacaklılar) gibileri de hastalıklara sebep olurlar. Bu hastalık etkenlerini aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz.
1- Prionlar, Viroidler ve Virüsler
Prionlar
Bunlar protein yapısındaki infeksiyöz partiküllerdir. Bunlar hepimizin çok yakından tanıdığı deli dana hastalığı etkenidirler. Bu durumda sinir sisteminin dejenerasyonundan söz edilmektedir.
Viroidler
Viroidler düşük molekül ağırlıklı çıplak nükleik asitler olup zellikle faydalı bitkilerde hastalık etkenidirler.
Virüsler
Bunlar çok küçük partiküllerdir. Zorunlu hücre içi parazitidirler. Yaşamlarını devam ettirmek için mutlaka canlı hücrelere gereksinimleri vardır. Üç önemli özellikleri vardır.
DNA ve RNA olmak üzere iki tip nükleik asit içerirler.
Enerji kazanımına yönelik enzim sistemine ve protein sentez aygıtına sahip değildirler.
İnfekte ettikleri konak hücrelerini virüs partiküllerinin sentezine zorlarlar.
Virüsler en az iki yapısal elemanına sahiptirler. Nükleik asidin yer aldığı iç yapı ve protein kapsül bulunur. Bazı virüslerde bu protein kapsül zarfla çevrilidir.
2- Prokaryotlar (Bakteriler)
Hücre yapılarına bağlı olarak mikroorganizmalar, prokaryotlar (Archaebacteria ve Eubacteria) ve ökaryotlar (mantarlar ve protozoonlar) olmak üzere iki büyük gruba ayrılırlar.
Prokaryotlardan ekstrem çevre şartlarında rastlanan...
İçeriğin tamamını görüntülemek için lütfen giriş yapın.
Giriş yap veya üye ol.