TÜKENMİŞLİK SENDROMU
*Öğr. Gör.Ayşem Çalışkur
Bu sendrom, ilk olarak gönüllü sağlık çalışanları arasında görülen yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakma ile karakterize bir durumu tanımlamak için ortaya atılmıştır. Tükenmişliği, örgütsel kökenli diğer stres kaynaklarından ayıran özellik, çalışanların iş gereği karşılaştıkları kişilerle kurdukları sık ve yoğun etkileşimler sonucunda ortaya çıkmasıdır. Bireyin stres yapıcı örgütsel koşullar altında sürekli tükenme hissine sahip olması halini belirten bu olgu, yaşamın değişik evrelerinde ortaya çıkabilir. Sürekli olumsuz duygulanım durumlarını ifade eden bu olgu 3 boyutludur:
Duygusal Tükenme: Kişinin duygusal kaynaklarının tükendiğini hissetmesiyle duygusal bir yorgunluk yaşaması ve çalıştığı kurumda hizmet verdiği kişilere geçmişte olduğu kadar verici ve sorumlu davranmadığını düşünür. Gerginlik ve kaygı duygusunu aşamayan kişi için ertesi gün işe gitmek çok zor gelmektedir. Dolayısıyla işe gitmeme, işyerine saatinde gelmeme, psikosomatik şikayetler nedeniyle işe devamsızlık, işten ayrılma gibi hem çalışan hem de kurum açısından verimsiz bir durum ortaya çıkmaktadır.
Duyarsızlaşma: Çalışanların hizmet verdikleri kişilere birer nesne gibi davranması, küçültücü sözler sarfetmesi, umursamaz, alaycı bir tutum sergilemeleridir. Aslında bu davranışların altında bir yabancılaşma duygusu ve savunma mekanizması yatmaktadır.
Kişisel Başarıda Düşme: Kişinin kendisiyle ilgili değerlendirmelerinin olumsuz bir nitelik kazanması sonucu, işle ilgili çeşitli olaylarda kendini yetersiz algılama ve işyerinde karşılaşılan kişilerle olan ilişkilerde de başarısızlık duygusu baş gösterir. Böylece harcadığı çabanın boşa gitmesi ve suçluluk duygusu çalışanın iş motivasyonunu düşürerek başarı için gerekli davranışları gerçekleştirmesini engeller.
Tükenmişlikle ilgili yapılan ilk çalışmalar, hemşirelik, sosyal hizmet uzmanlığı ve öğretmenlik gibi işi gereği başkalarına yardım etmekle yükümlü meslek grupları kapsamaktadır. Daha sonraları; polislik, subaylık, gardiyanlık, kütüphanecilik, yöneticilik gibi insanlarla sık iletişin kurulan diğer meslek grupları da risk gruplarına dahil edilmiştir. Bu meslek gruplarıyla çalışmada;
*Öğr. Gör. Ayşem Çalışkur, Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü.
İşle ilgili etmenler: Meslekten ve işten memnuniyet, iş doyumu, işin önemi, rol çatışması, yalnız kalma isteği, iş yükü, kaygı, görevde belirsizlik, izin alma, geç kalma,
İş dışı etmenler: Kişilik yapısı, aile yapısı, aileyle ilişkiler, sosyal destek, yaşam biçimi, hayata bakış açısı, yaşam amaçları gibi değişkenlerin tükenmişlik üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Bu bulgulardan yola çıkarak işle ilgili ve işle ilgili olmayan etmenlerin etkisiyle oluşmaktadır (www.ttb.org.tr/STED/sted201/1.html.)
Kepir’e göre (2004) tükenmişliğin çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenlerden en çok göze çarpanları şu şekilde sıralayabiliriz; kişilere ulaşamayacağı hedefler konması, fazla iş yükü,düşük motivasyonlu kişilerle çalışma, kişinin karakteriyle yaptığı işin uyuşmaması, sosyal desteğin az olması (www.ntvmsnbc.com/news).
Yapılan çalışmalar, genç, bekar, çocuksuz bireylerde, evli, yaşlı ve çocuklu bireylere göre; üniversite mezunlarında üniversite mezunu olmayanlara göre, iş deneyimi birkaç yıllık olanlarda bir yıldan az ve beş yıldan uzun süredir çalışanlara göre daha yüksek düzeyde tükenmişliğe rastlanmıştır.Cinsiyet konusundaki çalışmalar anlamlı bir fark göstermezken, kişilik ve beklentilerle ilgili faktörlerin tükenmişlikle yakından ilgili olabileceği sonuçlarını vermiştir. Dıştan denetim odaklı kişilerde, çalıştıkları kurum, meslekleri ve kişisel yeterlilikleriyle ilgili karşılanması zor beklentilere sahip olan kişilerde daha fazla tükenmişlik olgusuna rastlanmaktadır (Tevrüz,1996).
Türkiye’de yapılmış tükenmişlik araştırmalarında; doktor, hemşire, telefon operatörü, öğretmen, satış elemanı, trafik polisi, laborant örneklemleriyle çalışılmıştır. Araştırma sonucunda, İstanbul’da görev yapan 598 hekimin tükenme puanları alt düzeyde bulunmuştur. Ortalama duygusal tükenme 13.4, duyarsızlaşma 4.4, kişisel başarı noksanlığı 22.6 puan olarak bulunmuştur (Tevrüz,1996).
Marmara Üniversitesi ve Siyami Ersek Hastanesi öğretim üyesi ve doktorlarının ortak çalışmasında; uzmanlık durumuna göre, hekimlerin duygusal tükenmişlik puan ortalamaları karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak önemli bir fark olduğu saptanmıştır (F=11.4 p<0.001). Yapılan ileri analizlerde bu farkın öncellikle uzmanlar ile asistan hekimler arasından kaynaklandığı, belirlenmiştir. Duygusal tükenmişlik puan ortalaması en yüksek olan grubun asistanlar olduğu bulunmuştur. Uzmanlık durumuna göre hekimlerin duyarsızlaşma puan ortalamaları karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak önemli bir fark olduğu saptanmıştır (F=11.9, p<0.001). Yapılan ileri analizlerde bu farkın öncellikle asistan hekimlerle, yan dal uzmanı ve uzman hekimler arasından kaynaklandığı bulunmuştur. Duyarsızlaşma puan ortalaması en yüksek grup yine asistanlardır. Uzmanlık durumuna göre hekimlerin kişisel başarı puan ortalamaları karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmuştur (F=7.4, p<0.001). Yapılan ileri analizlerde bu farkın özellikle asistan hekimlerle uzman hekimler arasından kaynaklandığı saptanmıştır. Kişisel başarı noksanlığı puan ortalaması en yüksek grup pratisyenler olduğu bulunmuştur (www.ttb.org.tr).
Özel eğitim öğretmenleriyle ilkokul öğretmenlerinin tükenmişlik düzeyleri arasında fark olup olmadığını ve öğretmenlerde tükenmişliğe etki eden etmenleri araştıran çalışmada, iki grup öğretmen arasında toplam tükenmişlik puanı bakımından anlamlı bir fark bulunmadığını, ancak ilkokul öğretmenlerinin kişisel başarı puanlarının özel eğitim öğretmenlerinden daha fazla olduğunu göstermiştir (www.gencal.net/tukendik.html).
Aile hayatıyla tükenmişlik arasındaki ilişkiye bakacak olursak, her iki eşin de çalıştığı ailelerde aile bireyleri arasındaki ilişkinin niteliği ile tükenmişlik arasında korelasyon bulunmuştur. Meslekli rollerle aile rolleri arasında bocalayan ve her iki alan arasında doyurucu bir denge kuramayan kişilerde tükenmişliğe daha sık rastlanmaktadır. Diğer yandan, evlilik ve aile hayatından alınan doyumun ve aile yapısının olumlu olarak algılanmasının tükenmişlikle negatif korelasyona sahip olduğu görülmüştür (Tevrüz,1996).
Tükenmişlikle sosyal destek arasındaki ilişki incelendiğinde, sosyal desteğin tükenmişliğe karşı bir tampon görevi gördüğüne işaret etmektedir. Sosyal destek kaynaklarından yararlanmak tükenmişliği azaltan, sosyal destek kaynaklarından yoksun olmak ise tükenmişliği arttıran bir faktör olarak bulunmuştur. Yakın, devamlı, ulaşılabilir bir aile ve dost çevresine sahip olmanın, bireye güven veren ve destekleyen nitelik taşıdığı için tükenmişlik riskini azalttığı görülmektedir (Tevrüz,1996).
KAYNAKLAR:
Tevrüz,S.(1996): Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.
www.gencal.net/tukendik.html
www.ntvmsnbc.com/news
www.ttb.org.tr/STED/sted201/1.html